Hakkımda

Astrolojiyle başlayan yolculuğum, zamanla farklı disiplinlerin kesişiminde derinleşti. Yıldızların diliyle konuşurken, dünyanın gidişatını da gözlemlemeyi ihmal etmedim. Çünkü benim için hakikat, gökyüzünden yeryüzüne, ilimden irfana uzanan bir çizgide aranmalıdır.

Danışmanlıklar veriyorum, dersler anlatıyorum, yazılar yazıyorum… Fakat sadece bir astrolog değilim. Aynı zamanda araştırmacıyım. Jeopolitik analizler yapıyor, tarihsel döngüleri takip ediyor, toplumsal uyanışın gökyüzüyle ve kaderle olan bağını sorguluyorum. Sadece bireysel değil, kolektif yazgının da izini sürüyorum.

İlmin; sadece seminerlerde, haritalarda ya da kitaplarda değil; sokakta, savaşta, siyasette ve sükûtta da göründüğüne inanıyorum. Bu yüzden yazılarımda, zaman zaman siyasal çözümlemelere, stratejik yorumlara da yer veriyorum. Gökten yere inen bilgiyi, yerden göğe çıkan bilinçle birleştirme çabasındayım.

Ama bu geniş yelpazede hiçbir zaman unutmam:

“İlim Allah’tandır, biz sadece kırıntısından nasipleniyoruz.”

Bu söz hayatımın merkezinde taşıdığım kitabımın en ön sayfasındada yer alan bir hakikattir.

Kaderci değilim. Zira biz, Allah’ın kelamını biliriz. İnsan, aklı ve iradesiyle yaratılmıştır. Gökyüzü yalnızca bir rehberdir karar ise kalptedir. Ben bu bilinçle yürürüm kaderi teslimiyetle değil, şuurla karşılarım.

Tasavvuf bu yürüyüşümde en sadık yoldaşım. Çünkü bir bilginin gönülde yoğrulmamış hali kuru kalır. Kalbi olmayan hiçbir sözde derinlik olmaz. Gözle okunanı kalple duymadıkça, ne harita tamam olur ne hikmet.

Ben göğe âşık, yere sadık bir yolcuyum. Sınırları olmayan bir ilgiyle; astrolojiden siyasete, metafizikten stratejiye, görünenden görünmeyene her şeyi okuyarak, sorarak, yazarak ilerliyorum.

Bir haritayı değil, bir ruhu okumaya niyetliyim.

Çünkü gökyüzü susmaz kalbi duyanlar için hep bir şeyler fısıldar…